~~~~ Tüm diziler burada (LOST, Heroes, 24, vb)~~~~

20 Eylül 2007 Perşembe

DİYABETİK RETİNOPATİ

Diyabet,hastalarda bazı göz bozukluklarına zemin hazırlar. Örneğin göz tansiyonu (glokom) ve katarakt (göz merceğinin bulanıklaşması) şeker hastalarında normalden iki kat daha fazla görülmektedir. Fakat en önemli göz bozukluğu diyabete bağlı `retinopati´dir (Gözün görmemizi sağlayan tabakasının diyabete bağlı hasar görmesidir). Diyabete bağlı retinopati (diyabetik retinopati = kısaca DR ),tüm dünyada görme kaybı yapan nedenlerin başında gelmektedir.Her yıl dünyada 25000 şeker hastasını kör bırakmaktadır..Kör olma riski şeker hastalarında şeker hastası olmayanlara göre 25 kat daha fazladır (Prevent Blindness America).Diyabetik retinopati,şeker hastalarının yaklaşık yarısında hafif ya da şiddetli düzeyde görülür.Bu nedenle birçok kliniğin birlikte yürüttüğü çok merkezli çalışmalarla hastalığın nasıl ilerlediği,risk faktörleri ve tedavi yöntemleri incelenmektedir.

Diyabetik retinopati (DR) görülme sıklığı tip 1 diyabette 0-4 yaş arasında %0-7, 5-9 yaşlar arasında %,10-16 yaşlar arasında `-71, 17-50 yaşlar arasında  oranlarındadır. Şeker hastalığındaki retina bozukluğu retina kan dolaşımındaki değişikliklere bağlıdır. Nedeni tam olarak bilinmemekle beraber damar çeperinden sızıntı ya da kanlanma bozuklukları bu duruma yol açmaktadır. İlkin gözün ağ-tabakasında (retina) noktasal ve daha büyük kanamalar,mikro-anevrizmalar (baloncuklar) ve damarlardan sızıntılar görülür.Daha sonra bunlar kanama eğilimli yeni kılcal damarların gelişmesine yol açarlar.Bu damar gelişimleri yaklaşık 13-15 yıl sonra ortaya çıkmaya başlar. 26-50 yaşlar arasında,hastaların &'sında göz bulguları artık gelişmiştir.15 yaşında sonra pubertenin (buluğ çağında) de hormonal etkileriyle,tip 1 diyabette retinopati sıklığı hızla artacaktır.

Tip 2 diyabette is retinopati görülme sıklığı yine hastalığın süresiyle doğru orantılıdır ama bazen diyabetik retinopati hastalığın ilk belirtisi de olabilir. Bunun nedeni diyabetin henüz klinik olarak anlaşılamadan yıllarca sürmüş olmasıdır. Tekrar vurgulamak gerekirse diyabetik retinopati,, diyabet henüz fark edilmeden ortaya çıkmış olabilir.

Bazı önemli noktaları şu satırbaşları ile özetleyebiliriz:

Hipertansiyonun kontrolu:

Bir klinik çalışmada,insüline bağımlı diyabetiklerde sistolik (büyük) tansiyonun yükselmesi DR olasılığına işaret etmekte,diastolik(küçük) tansiyonun yükselmesi ise DR nin ilerlemekte olduğunu göstermektedir.Kronik hipertansiyonlu hastalarda damarlar giderek daralacak,bu da retinanın kanlanmasını bozarak yeni damar oluşumlarına zemin hazırlayacaktır.Ayrıca diyabetiklerde felç,kalp ve böbrek hastalıkları da sık görüldüğü için tansiyonun kontrolü ayrıca önem taşımaktadır.

Kan şekerinin kontrolü:

Bugün bu konuda kesin bir sonuca varılmamakla birlikte,şeker hastalığının başında kan şekerinin sıkı bir şekilde düzenlenmesi yararlı olabilir.Fakat geri dönüş noktası aşıldıktan sonra o kadar çok hormonal,biokimyasal ve hemodinamik etkiler görülmektedir ki,artık hiçbir sıkı şeker ayarlaması olayı geri çeviremez.

Gebelik:

Gebelikte retinada yeni kılcal damarların oluşması hızlanır ve şekerin kontrolü zorlaşır. Bu nedenle hamilelikte 2 ayda bir göz muayenesi tekrarlanmalıdır.Fluorescein anjiografinin bebek üzerince olumsuz etkisi olduğu ispatlanmamakla beraber mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.

Tedavi:

Şeker hastalığına bağlı retinopatide başlıca tedavi lazer uygulamasıdır. Sızıntı yapan baloncuklar kapatılır ve gözün kansız kaldığı için beslenemeyen kısımları lazer ışınlarıyla yok edilir.Lazer tedavisi kaybolan görmeyi geri getirmemekle birlikte 2 yıl içindeki görme kaybını anlamlı derecede azaltmaktadır(P oranında).Lazer tedavisine gerek duyulup duyulmadığı muayenelerde doktorunuz tarafında söylenecek,gerekli olgularda lazer tedavisine rehber olmak üzere göz damarlarının filmi çekilecektir (Fluorescein anjiografi=FFA).Eğer göz içinde görüşü engelleyen yaygın kanamalar varsa ya da yeni damar oluşumları büzülerek retina tabakasını yerinden ayırdıysa,vitreoretinal cerrahi gerekebilir.Bütün bu girişimlerin amacı yalnızca oluşabilecek kalıcı görme retina kaybını en azına indirgemektir. Her muayenede göz tansiyonu da bir bütün içinde değerlendirilmektedir.Çeşitli ilaçlar ve ameliyatlarla göz tansiyonu kontrol altına alınmakta ve gerekli tavsiyelerde bulunulmaktadır.Kataraktlar şeker hastalarında şeker hastaları olmayanlara göre iki kat sık görülmektedir.Bazı kez gözün lazer tedavisinin yapılabilmesi için kataraktın alınması gerekmektedir.Ayrıca katarakt ameliyatından sonra DR 'nin hızlanabileceğinden kontrollere çok önem verilmesi gerekmektedir.

Ne yapmalı:

Hastalığın önlenebilmesi için kan şekerinin ve kan basıncının iyi kontrolü ve düzenli kontrol en önemli koruyucu tedavidir. Üstelik anlaşılacağı gibi,şeker hastalığına bağlı görme bozuklukları oluşuna kadar beklemek de görme kayıplarının geri döndürülemeyecek düzeye kadar ilerlemesine yol açacaktır. Şeker hastalığına bağlı kanama ve sızıntılar keskin görmeyi sağlayan makula (sarı leke) dediğimiz noktada olmadıkça hastanın bunu farkederek doktora gitmesi imkansızdır.Yapabilecek tek şey düzenli aralıklarla,hiçbir belirti olmasa da,en az 6 ayda bir göz muayenesi olmaktır. Eğer göz dibinde bir bozukluk saptanırsa muayene aralıkları kısaltılacak ve gerekirse lazer tedavisi önerilecektir. Diğer göz bozuklukları da muayenelerde ayrıca ele alınacaktır.

Hiç yorum yok:

 
I heart FeedBurnerSubscribe in a readerSubscribe in a readerAdd to Google Reader or HomepageSubscribe in NewsGator OnlineSubscribe in RojoAdd ~~~~ Tüm diziler burada (LOST, Heroes, 24, vb)~~~~ to Newsburst from CNET News.comAdd to My AOLSubscribe in FeedLoungeAdd to netvibesSubscribe in BloglinesAdd to The Free DictionaryAdd to PlusmoSubscribe in NewsAlloyAdd to Excite MIXAdd to netomat HubAdd to fwickiAdd to WebwagAdd to Attensa